FARKLI GELİŞEN ÇOCUKLAR VE AİLELERİ
“Gerçek iyimser, problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden geleceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar ama olumlu olanları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler, şikayet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.”
Arthur Ward
Her anne-baba çocukları doğmadan gelecek hakkında hayal kurmaya başlar ve kurulan hayaller hep standart özelliklere sahiptir. Farklı giden bir şeyler olduğunu anladıklarında ise hayal kırıklıklarının yaşanması ve bu duruma tepki göstermeleri karşılaşılabilecek olası bir sonuç olacaktır.
Doğumdan önce, doğum sırasında ve doğum sonrasında ya da kalıtımla merkezi sinir sitemini etkileyecek hastalıkların meydana gelmesi, kazalar, travmalar, metabolizma ve beslenme ya da bilinmeyen başka nedenler sonucu ortaya çıkan engellilik durumu, çocuklarda kendi yaş grubuna göre öğrenme, kavrama, beceri ve sosyal uyum bakımından gerilik ve yetersizlikler ortaya çıkarıp farklı gelişme göstermelerine neden olabilmektedir.
İlk olarak, farklı geliştiğini düşündükleri çocukları ile ne yapacaklarını bilemeyen aile oldukça endişelidir. Aslında bu, ailenin kabullenme sürecidir. Bu süreç inkarlarla ya da sürekli her şeyin değişeceği düşüncesi ile devam ederse aile için başka bir zor süreç daha başlıyor demektir. Farklı gelişmekte olan çocuklarının bir gün gelip normal diye nitelendirilen boyutta değişeceğini düşünen ailenin, bu durumun tıpkı göz rengi gibi kalıcı bir özellik olduğunu bilmesi ve kabullenmesi gerekmektedir. Her çocuğun kendine özgü özelliklerinin olduğunu, her çocuğun özel olduğunu bilmek gerekir. Ailenin çocuklarını olduğu gibi kabul edip o şekilde yaşamayı öğrenmeleri zor bir süreci kapsasa da atılması gereken en önemli adım olacaktır.
Bu zor süreçte çelişki, inkâr, isyan, utanç, kızgınlık, suçluluk, acı ve depresyon yaşanırken erişilen son nokta kabul ve uyum aşaması olacaktır. Farklı gelişen çocuğu olan ailelerde genel olarak ağlama, çok fazla konuşma ya da hiç konuşmama gibi davranışlar gözlenebilmektedir. Bu davranışlar inkâr etme aşamasında, farklılığı görmeme davranışıyla değişmektedir. Bir başka aşama olan acı ve depresyon sürecinde hayal kırıklıkları hissi oldukça yoğundur. En zor süreçlerden olan çelişki aşamasında ise aile, eğitim ve tedaviyi reddetmektedir. Sonrasında ise suçluluk boyutu gelerek “Hepsi benim suçum.” cümlesi ebeveynler tarafından sıkça tekrarlanmaya başlamaktadır. Kızgınlıkla beraber artık “Neden ben?” sorgulamaları başlayıp utançla birlikte çocuklarını ve kendilerini çevreden soyutlarlar. En son aşama olan kabullenme sürecinde ise aile, artık var olan farklılığı kabul ederek beklenti ve hedeflerini bu yönde belirler.
“Neden Benim Çocuğum?”
Anne ve baba adayları mükemmel ve ileride de başarılarıyla övünecekleri çocuklar dünyaya getirmek isterler. Tüm mükemmel hayallerin birden yok olması aileleri duygusal bunalıma sokabilmektedir. Aynı zamanda çocuklarının farklı olmasının akraba ve çevre tarafından sorgulanması da durumun kabul sürecini zorlaştırmaktadır. Bu yüzden kabullenme aşamasında aileler durumu açıklamak yerine, böyle bir sorun yokmuş gibi davranmayı tercih etmektedirler. Yapılan en büyük hata da işte budur. Saklamak, sorunu ortadan kaldırmak yerine çocuk açısından daha kötü sonuçların doğmasına neden olabilmektedir. Aileler çocuklarının kendilerine özgü özelliklerini keşfetmeye çalışmalı ve geç kalmamalıdır.
Kabullenme Süreci Sonrası Yanlış Aile Tutumları
Ailelerin:
Aşırı derecede koruyup kollama eğilimi göstermesi,
Hayatlarını sadece engelli çocukları etrafında şekillendirmeleri,
Çocuğa diğer aile üyelerinden ayrıcalıklı davranması,
Çocuklarını reddetmeleri,
Çocuklarının engelini görmezden gelmeleridir.
Ailelerin çocuklarının engel durumunu kabul etmeleri ve onların gelişimi için şartları hazırlamaları gerekir. Aynı zamanda, engelli çocuğun gereksinimlerinin farklı olabileceğini kabul ettikten sonra mutlaka bir eğitim uzmanının yardımı ile çocuğun gelişimi desteklenmelidir. Eğitim sürecinde ilk olarak, çocuğun tanısının tam olarak bilinmesi gerekmektedir. Bunun sonrasında ise uzman ve aile arasında işbirliğinin önemine dikkat edilmelidir. Aile içerisinde de sorumluluk sadece bir ebeveynde olmamalıdır. Bununla birlikte aileler yalnızca farklı gelişen çocuklarına odaklanmak yerine, kendilerine ve diğer çocuklarına da vakit ayırmalıdırlar.
www.noaterapi.com ibaresi eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Nuray Özben Avşar’ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
Randevu almak için tıklayınız.