ÇOCUKLARDA MAHREMİYET VE CİNSELLİK EĞİTİMİ…

Cinsel kimlik, bireyin bedenini ve benliğini belirli bir cinsiyet içerisinde algılaması, duygu, düşünce ve davranışlarını buna göre yönlendirip şekillendirmesidir.

Cinsellik ise fizyolojik gelişimin yanı sıra duygusal ve bilişsel gelişimi de kapsayan ahlaki, dini, toplumsal ve psikolojik boyutu olan karmaşık bir bütündür. 

Sağlıklı cinsel gelişimde birey, duygu ve zekasını birlikte kullanır. Bu nedenle çocuklara küçük yaşlardan itibaren cinsel eğitimin verilmesi büyük önem taşımaktadır. Cinsellikle ilgili ailesinden olması gerektiği gibi bilgi alan çocuk kendi bedenini, duygularını iyi tanıyıp zorbalık ya da benzer olumsuzluklarla daha kolay baş edebilmektedir. Ancak en önemlisi aileden alınan doğru mahremiyet ve cinsel eğitimle  taciz ve istismar durumlarından kendisini nasıl koruyucağını öğrenmiş olacaktır. 

Cinsel Eğitim Ne Zaman Başlar?

Genellikle çocuğun soru sormasıyla başlaması gerektiği düşünülen cinsel eğitim  düşünülenin tersine doğumdan itibaren başlamalıdır. Eğitimin sadece öğretmekten, soruları yanıtlamaktan öte müdehale etmeden yanlış yönlendirmeden gelişimi takip etmeyi de içerdiği unutulmamalıdır.

Çocuklar meraklıdır, sürekli soru sorarak dünyayı keşfetmeye çalışırlar. Ebeveynler ise bu keşifte onlar için en doğru ve en güvenilir kılavuzlardır. 

Peki bu yolculukta anne babalar

-Çocukların gelişim dönemi özelliklerini

-Cinsellik ile ilgili hangi yaş seviyesine neler anlatılacağını

-Cevaplanılamayan sorularda ne yapacaklarını

-Mahremiyetin nasıl öğretileceğini biliyorlar mı?

Tüm bunlara yanıt ararken anne baba olarak hala kedinizden tam olarak emin olmadığınız sorular için mutlaka güvenilir kaynaklardan bilgiler edinebilir ve aşağıda sizlerle paylaşacağım kitaplardan yararlanabilirsiniz. 

Çocuğumun Cinsel Gelişim Dönemleri:

  • 0-1 Yaş – Oral Dönem: Dünyanın güvenilir bir yer olup olmadığını keşfeder. Bebek emme hazzıyla ilk cinsel dürtüsünü tatmin etmeye başlar. 
  • 1-3 Yaş – Anal Dönem: Atma tutma, verme alma gibi karşıt eylemleri anlamlandırır, kaslarını kontrol eder ve en önemlisi de bağımsızlık duygusu gelişmeye başlar. Cinsel organlara dokunuşların da olduğu kendi bedenini keşfe başladığı bu dönemde cinsiyet farklılıklarına ilgi artar. 
  • 3-7 Yaş – Fallik Dönem: Cinsel kimlik gelişmeye başlar. Çevresine duyduğu merakı kendisi ve bedeni için de  artmaya başlar. Cinsellikle ilgili soruların sorulmaya başladığı dönemdir aynı zamanda. İlgi ve haz cinsel organlara yönelebilir. Mastürbasyon hareketi ile bu dönemde karşılaşılabilir.  
  • 7-11 Yaş –  Latans Dönem: İlkokul çağı…Çocuk cinsel merakını unutur ya da gizlemeye başlar. Sosyalleşme önem kazanır toplumsal roller güçlenir. Cinsellik bir önceki dönem kadar olmasa da tamamen uykuya yatmaz. Oyunlarda kadın-erkek, anne-baba gibi rollerle kendisini gösterebilir.
  • Genital Dönem Nam-ı Diğer – Ergenlik: 3-7 yaş döneminin etkileri net olarak görülür.  Çocukluk döneminde cinsellik haz odaklıyken ergenlik döneminde artık üreme ve haz amaçlı hal alır. Yetişkin ve çocukluk arasında kalan gençler sıklıkla iniş çıkış yaşar. Karşı cinse ilgi artar, cinsellikle ilgili merakını davranışlarıyla giderme eğilimi vardır. 

Görüldüğü gibi her dönemde cinsellikle ilgili çocuğun merakı, deneyimlediği ve aslında doğru yönlendirmeye ihtiyaç duyduğu bir çok bilinmezlik bulunmaktadır. Çocuğunun gelişim dönemi özelliklerini bilen ebeveyn doğru yaklaşımları ile çocuğunu bir sonraki evreye sağlıklı bir şekilde hazırlamış olacaktır. 

Merak Edilen Sorular?

Bir çok ebeveyn olası soruları biliyoruz ama sorulduğunda nasıl cevap vereceğimizi bilmiyoruz diyorlar. Neredeyse her ebeveynin duyduğu özellikle erken yaş dönemine ait bir kaç soruya yanıt vermeye çalışalım: 

Ancak sorulardan önce bir kaç önemli hatırlatma yapalım: 

  • Öncelikle çocuklar 2 yaş itibariyle cinsiyet farklılığı ile ilgili sorular sorarken cinsellikle ilgili soruları genellikle 3 yaş itibariyle başlar. 
  • Çocuk merak ettiği zaman merak ettiği kadar bilgi verilmeli,
  • Okul öncesi dönemde özellikle cinsel organların isimleri benzetmelerle değil gerçek isimleriyle öğretilmeli. Yani pipi değil penis, kuku değil vajina gibi

(Eğer cinsel organların gerçek isimlerini kullanmak sizi rahatsız ediyorsa kırmanız gereken kalıplarınıza göz atmanız gerekiyor olabilir!)

  • Sorulara çocuğu rahatsız etmeyecek şekilde yanıt verilmeli. “Ben nasıl oldum?” sorusu ile “Güneş neden sarı?” sorusu arasında bir fark olmadığı unutulmamalı.  
  • Tekrar tekrar aynı sorularla karşılaşılsa da sabırla yaklaşılmalı. Bu durum hala çocuğun soru işaretlerinin ya da merakının giderilmediğini göstermektedir.
  • Kız çocuk anneleriyle, erkek çocuk babalarıyla cinsellik ile ilgili konuşmalı fikri ise hemen terkedilmeli. Çocuk cinselliği cinsiyet fark etmeksizin ebeveyninden öğrenmeli.
  • Çocuğa cinsellikle ilgili bilgi vermek onun merakını uyandırmaz aksine zaten var olan merakını başka kaynaklardan gidermesinin önüne geçer. 

Çocukların Merak Ettiği Soruların Ebeveynlerin de Merak Ettiği Cevapları: 

‘Anne neden babamın memeleri yok?’

‘Babanın da memeleri var. Ancak annelerin yeni doğmuş bebeklerini emzirebilmeleri için memeleri babalarınkinden daha farklı.’

‘Erkeklerin ve kızların vücudu aynı mı?’ Ya da ‘Onda da var mı?’

‘Kızlar ve erkekler farklı yapıdalar. Kızların cinsel organı vajinası erkeklerin cinsel organı penistir. Erkeklerin tıpkı baban gibi özelliklere sahip olması için, kızların da tıpkı annen gibi özelliklere sahip olması için bu farklılıklar gerekli.’

‘Bebekler nerden çıkar?’

‘Bebekler anne karnında büyürler ve hazır olunca ordan çıkarlar. Annelerin karnında bebekler için çok güzel bir yuva vardır. Civcivleri düşünelim mi? Onlar da yumurtanın içindedirler ve büyüdüklerinde yani hazır olduklarında yumurtadan çıkarlar. İşte insan yavruları da annelerinin karnından tıpkı bu şekilde büyüyüp hazır olunca çıkarlar.’

‘Ben nasıl oldum?’

Annelerin içinde bizim bildiğimiz yumurtalara benzemeyen çok ama çok küçük yumurtalar var. İşte anne ve babalar bebekleri olmasını istediğinde bu yumurtalardan biri annelerin içindeki rahim denilen özel bir yerde bebek olmaya başlar. Sonra burada bebek yavaş yavaş büyür, anneyle arasında onu besleyen bir de bağ vardır. Buna göbek kordonu denir, onunla beslenir bebek ve daha sonra bebek yeterince büyüyünce doktorun da yardımıyla dünyaya gelir.

‘Neden babamın karnında bebek olmaz?’

Erkeklerin karnında annelerin karnındaki gibi bebekler için özel yuvadan yoktur. 

Peki ya o anda uygun cevap bulunamayan sorular sorulursa…

Çocuklar her zaman çalıştığınız yerlerden size soru sormayabilir. Eğer nasıl yanıt vereceğinizi bilmiyorsanız hiç kaygılanmayın ya da asla geçiştirmeyin. Bunun yerine ‘Sorunu net olarak anlamam için tam olarak ne öğrenmek istediğini söyler misin? ya da ‘Bu sorunu şu an yanıtlayamıyorum lütfen bana biraz zaman verir misin?’  dedikten sonra soruyu neden yanıtlayamadığınızı düşünün. Eğer yanıtını gerçekten bilmiyorsanız güvenilir kanallardan cevabını öğrenebilirsiniz. Eğer çocuğunuza nasıl anlatacağınızı bilemiyorsanız eşinizle konuşup ortak bir anlatım belirleyebilir ya da bir uzmandan fikir alabilirsiniz. Aslında cevap bekleyen sorularda dikkat etmeniz gereken tek şey bu soruyu yanıtsız bırakmadığınızdan emin olmanızdır. 

Mahremiyet: 

Toplumumuzda her ne kadar mahremiyete önem verildiği düşünülse de konu çocuklara gelindiğinde yetişkinler kadar  hassas davranılmadığını ve küçük gibi görülen ancak önemli olan bir çok şeyin göz ardı edildiğini fark ediyoruz. Halbuki mahremiyet eğitimi çocuk gelişimi ve eğitiminde merkeze konulması gereken en önemli konulardan biri olarak görülmelidir.  Mahremiyet cinsellik ya da özel bölgelerin ötesinde ‘burası benim sınırım’ da demektir. 

‘Bu senin bedenin’ ‘Senin sınırların’ mesajı

MAHREMİYET eğitimi nasıl verilmeli?

Bu mesajı vermenin yolu öncelikle yapılmaması gerekenleri bilmekten geçiyor:

Örneğin;

-Bezlenen bebeğin altını topluluğun olduğu yerlerde değiştirmek,

-Alt değiştirirken sevgi göstergesi olarak çocuğun cinsel organıyla oynamak,

-Öpmek istemeyen çocuğa ‘aman bir öpücük versen ne olur?’ demek,

-Öpülmek istemeyen çocuğu zorla öpmek ya da öptürmek

-Toplu taşımalar ya da herhangi bir yerde ayakta kalmasın diye tanımadığı kişilerin kucağına oturtmak,

-Kontrol edemeyeceğiniz uzaklıkta çocuğun yanında başka bir yetişkin de olsa birinci dereceden yakını olmadan yalnız bırakmak

-Özellikle erkek çocuklara göster amcana pipini gibi söylemlerde bulunmak

-Sünneti törenlerle kutlanacak bir seramoniye dönüştürmek. (Bu madde toplumumuzda bir çok kesim tarafından olması gereken bir şeymiş gibi görülse de erkek çocuk mahremiyeti kadar toplumsal cinsiyet konusunda da bir çok probleme neden olmaktadır.)

-Çocuğa ait özel bir anıyı toplum içinde anlatmak

-Sosyal medyada çocukların belkide ileride paylaşılmasından rahatsızlık duyacakları fotoğraflarını paylaşmak

-Şunu yapmazsan bunu yaparım gibi tehditlerde bulunmak

-‘Sus, küçükler konuşmaz, ağlanır mı hiç ne ayıp’ gibi duygusunu ifade etmesini engelleyen cümleler kurmak,

-İstemediği bir şey için hayır dediğinde azarlamak,  

İşte tüm bunlar çocuğun hem cinsel gelişimini hem de mahremiyet algısını olumsuz ekilemektedir. 

AURA BÖLGESİNİ öğrenelim ve mutlaka çocuklarımıza öğretelim.

Aura bölgesi bir kişinin kollarını açtığında  çevresinde oluşturduğu alandır. Çocuklara bu alan öğretilmeli ve onun onayı olmadan o alana ebeveyn de dahil girilmemelidir. Bu konuda anne ve babanın gösterdiği hassasiyet çocuğun aura bölgesinin e ‘Bu benim sınırım’ ın önemini anlamasını kolaylaştıracaktır. 

Bırakın çocuklar bağırsın, karşı çıksın, hayır diyebilsin. Bırakın çocuklar kendilerini ifade etsin…

Son olarak çocuklarınızla cinsellik hakkında konuşurken  aşağıdaki kitaplardan da yararlanabilirsiniz: 

  • Çocuklar İçin Cinsel Eğitim Öyküleri – Yaşam Yanardağ Çelik
  • Veli Nereye Gitti? – Nicholas Allan
  • Burcu ve Berk ile Cinsellik – Defne Ongun Müminoğlu
  • Bedenim Bana Ait – Pro Familia
  • Anne Ben Nerden Geldim? – Pedagog Ali Çankırılı
  • Ben Nasıl Ben Oldum? – Katerina Janouch Mervi Lindman
  • Anne Ben Nerden Geldim? – Ali Çankırılı
  • Sır Versem Saklar mısın? – Jennifer Moore Mallinos

www.noaterapi.com ibaresi eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Nuray Özben Avşar’ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.

Randevu almak için tıklayınız.