MADDE BAĞIMLILIĞI İLE MÜCADELEDE KIRMIZI ALARM!

Çağımızın en büyük tehditlerinden biri olan madde kullanımı ve bağımlılık ne yazık ki özellikle gençler arasında ciddi bir boyuta ulaşmış durumda. Böylesine büyük bir tehlikenin önüne geçmek için ebeveynlerin bu konuda bilgi sahibi olmaları büyük önem taşıyor. Madde kullanımı ve bağımlılık, tabu olarak görülüp yeterince konuşulmadığı için gençler yeterince bilgilendirilememekte ve buna bağlı olarak da zamanında fark edilememektedir.

Bireyin zihnini, davranışlarını ve psikolojisini bozan madde bağımlılığı yalnızca kullanan kişiyi değil işini, okul hayatını, sosyal çevresini, özel yaşamını ve ailesini de olumsuz olarak etkiler. Madde bağımlılığı asla göz ardı edilip tedavisinin ertelenmemesi gereken ciddi bir hastalıktır.

Peki Neden Madde Bağımlısı Olunur?

Madde bağımlılığı yalnızca biyolojik ya da kalıtsal değil psikolojik ve sosyal nedenlerle de ortaya çıkmaktadır.

  1. Merak: ‘Bir kere denesem ne olacak ki!’ cümlesi bağımlı bireylerin bir çoğunun kullandığı ortak bir slogan olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle ergenlik döneminde artan her şeyi deneme isteği ve ‘deli kanlı’ olmalarının verdiği gözü karalıkla bir kereden bir şey olmaz düşünceleri gençlerin en zayıf noktaları olabilmektedir.
  2. Yanlış Rol Modeller: Medyada takip edilen ve özenilen, sosyal çevrelerinde popüler olan kişilerin bağımlılığa yönelik yaşam tarzları, gençleri madde kullanımına yöneltebilmektedir.
  3. Aile İlişkileri: Çocuklar anne ve babalarının koşulsuz sevgi ve ilgilerini hissetmek isterler. Bu ihtiyaçları karşılanmamış gençler ise maddeyi kendilerine rahatlatıcı bir araç olarak görebilmektedir. Bunların dışında;

-Yetersiz ya da aşırı ebeveyn kontrolü,
-Tutarsız yaklaşım, aşırı disiplin,
-Ebeveyn – çocuk iletişim kopukluğu,
-Aile içi şiddet, sancılı boşanma, anne-baba kaybı gibi nedenler de madde kullanımına yol açabilmektedir.

4. Gerçekçi Olmayan Akademik Başarı Beklentisi: Okul başarısı düşük olan ya da akademik olarak yüksek başarı beklentileri sonucunda genç yine madde kullanımını bir kaçış olarak tercih edebilmektedir.

  1. Travma Geçmişi: Çocukluk döneminde yaşanan travmalar sonucunda madde kullanımıunutma ve kaçış aracı olarak tercih edilebilmektedir.
  2. Akran Baskısı – Arkadaş Seçimi: Ergenlik dönemi ile bir gruba dahil olma isteği ya daakran baskısı sonucunda gençler kendilerini kabul ettirmek için yanlış arkadaş seçimleri yapmakta ve bununla birlikte madde kullanımına başlayabilmektedir. Bu yaş dönemine ait büyüdüğünü ispat etme ve neredeyse her şeye isyan duyguları da başka bir neden olabilmektedir.
  3. Özgüven problemleri,
  4. Genetik faktörler,
  5. Bağımlılık yapan maddelere karşı ailenin toleranslı yaklaşımı,

10. Yüksek seviyede dürtüsellik,
11.Psikolojik rahtsızlıklar gibi nedenler madde bağımlığı riskini arttıracak etkenler olarak sıralanabilir.

Doğru Bilinen YANLIŞLAR:

-Herkes kullanıyor, bir şey olmaz.

-Madde yaratıcılığı ve dikkati arttırır.

-Bir kere kullanmaktan bir şey olmaz.

-Ben bağımlı olmam, iradem güçlüdür.

-Zayıf kişiler bağımlı olur.

-Her madde zararlı değildir.

Hangi Belirtilere Dikkat Edilmeli?

Psikolojik, sosyal ve fiziksel bazı belirtiler madde kullanımında net olarak kendisini göstermektedir. Bu belirtiler;

-Hızlı kilo kaybı,

-Burunda tahriş,

-Uyku bozuklukları,

-Aşırı terleme,

-Sindirim problemleri,

-Gözlerde kanlanma,

-Titreme,

-Okul – iş hayatında yoğun problemler, akademik başarıda düşüş, işi-okulu bırakma, disiplin problemleri,

-Aileyle, yakınlarıyla iletişimin çok fazla azalması, evden uzaklaşma,

-Arkadaş çevresinde değişiklikler,

-Kontrol problemleri, gerginlik, saldırganlık, huzursuzluk, duygu durum değişiklikleri,

-Kişisel bakıma önem vermeme,

-Aşırı para harcaması yapma,

-Yalan söyleme,

-Donukluk, ilgi ve dikkat kaybı, içe kapanıklık, -Madde kullanımı ile ilgili fiziksel kanıt.

Bağımlılık zaman alan bir süreçtir. Bu nedenle madde kullanımının fark edilmesinde geç kalınmaması büyük önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan belirtiler dışında da çocuklarında gözlemledikleri her türlü değişimde ebeveynler dikkatli birer gözlemci olmalı ve hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmemelilerdir. Hem madde kullanımının önüne geçmek hem de bağımlı olan genci kurtarabilmek için aile üyelerine büyük bir görev düşmektedir.

‘Çocuğuma Nasıl Yardım Edebilirim?’

Doğumundan itibaren çocuğunuzun her döneminde onu etkileyen büyük bir güce sahipsiniz. En önemli rol modelleri aslında sizlersiniz.

-Bağımlılık yapan maddelerle ilgili sınırlarınızı net çizmelisiniz.
-Madde kullanımı ve bağımlılığın ne olduğunu doğru bilgilerle çocuğunuza anlatmalısınız. Benim çocuğum yapmaz dememeli ve bağımlılıkla ilgili yaş seviyesine uygun olarak çocuğunuzu bilgilendirmelisiniz.
-Madde kullanımının 10 yaşa kadar düştüğü gerçeği göz ardı edilmemeli ve doğru iletişimin çok önemli bir anahtar olduğunu unutmamalısınız.
-Çocuğunuzun arkadaş seçimlerinde baskıcı olmadan iyi bir gözlemci olmalısınız. Onay vermediğiniz (geçerli nedenlerinizin olduğu) arkadaş seçimleri için aranızın bozulacağını bileseniz de mutlaka kontrolü elinizde tutmalısınız. Ergenlik döneminde sıklıkla hata yapmaya meyilli olan gence ulaşmanın en kolay yolunun sabır ve destek olduğunu unutmamalısınız. Kaliteli zaman geçirmek de çocuğunuza ulaşmanızı kolaylaştıracaktır. Onun sevdiği aktiviteleri yapmayı ihmal etmemelisiniz.
-Eleştirel ve sert yaklaşım sizden uzaklaşmasına, hata yapmaya devam etmesine neden olacaktır. Asla yaptıklarını eleştirmeyin. Yapıcı yaklaşımınız hata da yapsa sığınacağı limanın siz olmasını sağlayacaktır.
-Zorlama ya da tehdit bireyin madde bağımlılığında vazgeçirmeye aksine daha fazla tekrarlanmasına neden olacaktır. Bağımlılık tedavisinde en önemli şeyin bireyin hazır olmasının ve istemesinin olduğu unutulmamalıdır. Neden oldu, niye benim çocuğum demekten öte artık ne yapmalıyız demelisiniz. Bu noktada doğru iletişim, yargısız yaklaşım, empati ve koşulsuz sevgi anne ve baba olarak çocuğunuza gösterebileceğiniz en önemli özellikler.

‘Şimdi Ne Olacak?’

Tedavi Süreci:

Madde bağımlılığı tedavisi zor olan uzun bir süreçtir. Yapılan araştırmalarda tedavide başarı oranı %40 olarak bildirilmektedir. İsteklilik ve kararlılığın ise bu başarıyı %100’e kadar çıkaracağı da unutulmamalıdır. Aynı zamanda erken dönemlerde bağımlılığın fark edilmesi hızlı sonuçların alınmasını sağlayacaktır.

Tedavi ve psikoterapi olarak iki aşaması olan bu sürecin ilk aşamasında birey hastaneye yatırılmaktadır. Yoksunluk belirtileri ile mücadeleyi kapsayan bu süreçle birlikte ruhsal iyileşme için psikoterapi aşamasına geçilmektedir.

‘Bağımlılık bir hastalıktır ve tıpkı diğer hastalıklar gibi mutlaka tedavi edilmelidir.’

*Son olarak altının çizilmesi gereken bir diğer önemli nokta madde kullanımında ebeveynler ağır bir yükün altındayken bizler de onların yanında destek olmalıyız.

*Temiz bir gelecek için tüm çocukları her türlü bağımlılıktan korumalı ve üstümüze düşen her ne ise yapmalıyız.

Bizlerin her açıdan ‘BAĞIMSIZ’ gençlere ihtiyacımız var.

www.noaterapi.com ibaresi eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Nuray Özben Avşar’ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.